Jodhaa Akbar

Bu da blogumdaki ilk hint filmi yazısı olacak .sevdiğim filmlerden gidiyorum.uzun olsa da film o kadar güzel ki buna değiyor.öncelikle göz doldurduğu bir gerçek.tarihi bir film olduğu için benim ayrıca ilgimi çekti.

hindistanda tahta geçen müslüman bir imparatorla onun hindu karısının hikayesi anlatılıyor.naif ,masum bir aşk ve bu aşk etrafında şekillenen saray entrikaları,taht mücadeleleri ve dini sorunlar anlatılıyor.

muhammed celaleddin cabbar adamın adı böyleydi sanırım .isimleri aklımda tutamıyorum .hükümdarı sevmemek mümkün değil .hindistanda birlik sağlamak için uğraşan adaletli ,dürüst ,iyi bir hükümdar tablosu çizmişler.ayrıca çok da yakışıklı :=)

diğer hükümdarlıklarla aradaki sorunlar giderilsin diye hindu bir prensesle evlenen hükümdarımız ve güzel prenses arasında gelişen duygular,yanlış anlamalar,bir de ülke bölünmesin diye yapılan bir savaş var.film genel anlamda çok güzel.birde yakışıklı hükümdar ile güzel prenses ekranda göründükçe daha güzel :=) uzun zamandır böyle bir aşk hikayesi izlemedim.yanlış anlasılmasın evlendikten sonra aşık olan çiftlerle ilgili filmler çok ama böyle bakışlarıyla oynayanlar az :=)

biraz tarih,biraz aşk ,biraz da entrika olsun diyorsanız izleyin ve izlettirin :=)

Duvak …The Painted Veil

Bu filmi tavsiye ederim işte .yalnızlığı anlatan bir film söyle deseler ,ben bu filmi söylerim .hikaye :annesinden kaçmak için sevmediği bir adamla evlenen sonrasında kocasını aldatan bir kadınla onu boşamak yerine kolera salgını olan bir köye birlikte götüren kocasının bu köydeki hayatlarını anlatıyor.

öncelikle filmi nasıl anlatıcağımı bilemiyorum .hangi birini anlatsam kadının yalnızlığını ,konuşacak kimsesi olmamasını, gerekmedikçe konuşmayan bir koca ve zaman geçirecek hiç bir şeyin olmadığı çin de tek başına bir kadın oluşunu mu?kadına çok kızdım yani aldatma fikri çok kötü ,yinede filmdeki yalnızlık duygusu o kadar ağır ki kadına da acıdım .gelelim kocasına sevdiği kadının kendisini aldattığını öğrenen yinede ondan vazgeçemeyen bir adam.ona da ayrı acıdım film benim acımalarımla geçti desem yeridir .çin i ,kolera salgınını ,fakirliği,misyonerliği,yabancılara karşı tutumları …dediğim gibi bir çok konuyu ele alan bir film .

önce birbirlerini tanımayan yada buna çabalamayan bir çift birbirlerinden başka kimse olmayınca sevgiyi buluyorlar .belkide sadece onlar olduğu için başkaları  da olsa farklı olur .

kadın adama ben hiç değişmedim hep böyleydim dediğinde adam ona insanlara istediğimiz özellikeri yükleyemediğmizde hayalkırıklığı yaşıyoruz gibi bir cümle kurdu .tam hatırlayamadım .ama çok doğru bir cümle biz başkalarından bizim gibi olmalarını bekliyoruz ama öyle değiller zaten öyle olmaları da haksızlık olurdu .

gelelim yalnızlık olayına kocası hastaneye gittiğinde o köyde evde bir başına kalan kadının sabahtan akşama konuşacak  kimseyi bulamaması ve akşam kocasınında onun yüzüne bakmaması durumunda hissedilen şey  işte yalnızlık böyle bir duygu.

adam kadını kızdığından orada ölsün diye yanında götürmüyor, hala sevdiği için götürüyor.yine de olay bu ülkede geçse boşa lan kadını boynuzla  mı dolaşcan derdik :=) valla büyük cesaret (ayrıca kesinlile onaylamıyorum ,aldatmış la daha ötesi varmı ne affediyon ) bunlarda bizden inciler .

filmi sevdim ben çok anlatamadım ama güzel bir film ,derinliği var .heba etmeyin derim :=)

Bir Diğer Sherlock Holmes

Diziyi izleyince bir de filmine bakayım dedim .kıyaslama yapmak istedim ama dizisi kadar olmuyor .

klasik bir s.h ve dr. watson kötü adam peşinde bir hikaye olmuş .bütün o olayları sonunda süper zekaları ile çözselerde ben sevemedim ,karakter veya hikayede hiç ilginç ,değişik bir şey bulamadım . hele dr . watson karakterine gıcık oldum, sherlock çok daha iyi olmuş .sıkılmadan izledim ,hoş bir film ama bayıldım diyemeyeceğim .zaten başından her şeyi tahmin ettiğim filmleri sevmiyorum biraz süpriz olsun dimi şaşıralım .çok kötü bir yazı yazdım neyse  .bu kadarı da haksızlık olur fena değil işte :=)

Sherlock Holmes hadi gizem avına :=)

ofori bahsetmiş bu diziden okur okumaz yazıyı başladım izlemeye.çok severek izledim gerçekten çok iyi bir dizi olmuş ama tadı damağımda kaldı çünkü sadece 3 bölümü var .bir mini dizi olması sebebiyle üzüldüğümü itiraf etmeliyim .dizinin her bölümü 90 dk ama yinede az geliyor bana .öykü her bölümde farklı içeriğinden çok dizinin oyuncularından bahsetmek istiyorum. bir kere sherlock karakterine bayıldım bu karakteri oynayan aktör de işini çok iyi yapmış oyunculuğu göz dolduruyor .sherlocksun kendini tanımlarken yüksek IQ ‘lü bir sosyapat demesi çok hoşuma gitti .bir de sanırım ben kaçık tipleri seviyorum sheldon ,sherlock bende de bir anormallik var .sherlock da diğer insanlarla ilişkilerinde anormal aynı sheldon gibi .zekasına hayran kaldım kendini beğenmesine , yakıyorum yine ortalığı repliği falan çok hoş .karakter olarak sherlock benim listeme girdi bile .insanların düşünememesini anlayamayan bu varlığımızın bir de normal olan dr.watsonı var ama o sıradan bir karakter olmuş gibime geldi .

gelelim sherlocks ‘un karazimasını yerle bir eden adama .ilginçtir bir dizide hem iyi adamı hem kötü adamı aynı anda seviyorum .moriarty S.H’ nin düşmanı S kadar akıllı ama kendisi bir suçlu danışmanı .S ile M nin karşılaştıkları sahne tekrar tekrar izlediğim bir sahne oldu .tek sebebi de M karakterini oynayan oyuncuya 10 üzerinden 10 vermemdir .heyecanla ve hayranlıkla izlediğim oyunculuk performansları olmuş umarım bu diznin devamı da olur .izleyin izlettirin benim gibi dedektifçiliğe meraklıysanız tabi:=)

İçime İşleyen Melodiler

Blogumun ikinci mim’ini gururla sunarım.Bu mim geç gelen bir mim oldu yoğunluktan bir türlü güncelleme yapmaya vakit bulamadım.blogu yanlış zamanda açtım.öğrenci iken açmalımışım bir kaç ay öncesine kadar ne çok vaktim varmış .şimdi anladım.sağolsun ser_min beni mimlemiş .konu hayatımızın fon müzikleri .uzun zamandır bu yazıyı yazmak için düşündüğümden bir çok müzik geldi aklıma meğer ne çok müzik tutkunuymuşum bu nedenle seçim yapamadım .benim en sevdiğim kitap,müzik veya film olmadığına karar verdim .sürekli değişen listemin bu hali şimdi aklıma gelenler .

not:acemi blogcu hala video eklemeyi beceremiyor bu yüzden  şarkıları  link olarak vereceğim .bir yardım eli uzatın artık bana :=)

ilk olarak mono life in mono :büyük umutlar filminin  en sevdiğim sountrak’i.dinledikçe daha çok seviyorum .mono life in mono

ikinci olarak emre aydın falling down .kardeşim gossip girl için yapılan bir sountrak olduğunu söyledi ben onun yalancısıyım .diziyi pek takip edemedim ama şarkıya bayıldım .falling down

üç numara geçmişten gelen bir müzik all in’ i star verdiği zaman izlemiştim .o zamanlar kardeşim izlerdi ben burun kıvırmıştım .kardeşimle japon mu bunlar çinli mi diye kavga ederdik .daha kore  diye bir ülkenin varlığından bilem bihaberdim .sonrasında arirang da tekrar izledim çok severim müziklerini :=)ALL İN

dört numara en güzel ostlar arasında a love to kill’ den k.will – dream bayılırım bu şarkıya . k.will DREAM

beş numara da  a love to kill den

A LOVE TO KİLL

olurda aşkı görsem bile,
geçer giderdim görmemiş gibi..
olurda aşkı bilsem bile,
senden vazgeçemem
takarım başka bir ad bırakamam seni..
olurda aşkı duysam bile,
geçer giderdim duymamış gibi..
kalbim artık atmadığında
patlatır gür kahkahalarımı
örterim iç çekişlerimi..
aşkım,aşkım bu kadar mı kötü gerçekten ?
mutlu olur başkaları sevince,
bense ağlarım aşka düşünce..
neden yalnızca benim canımı yakar bu,
neden?
oysa vazgeçerdim herşeyden,
böyle bir aşka düşsem..
parlak ışığın gözlerimi kör etsede..
böylesi acı bir aşkla yaralı kalbim daha da kötüleşsede..
yaşardım o aşkı yine de,
ecelim onun elinden gelsede..

bu kadar yeter aslında ben çok uzun bir liste yazardım çünkü drama yada filmlerde sevdiğim bir sürü fon müziği var .malesef hepsini yazamam video paylaşmayı öğrendiğimde ara ara müzik paylaşımları yapmak istiyorum :=)

anammmmmmmm mim ‘i postalamayı unuttuk görüyon mu . sanırım herkes bu mim ‘i yaptı neyse bu mim zebzeyraya gitsin birde yapmayan ve yapmak isteyen herkese :=)

UÇUK………… KAÇIK ………….

İlk mim çok heyecanlandım :=) efem bu ne ki inşallah bu blog onlarca mim görecek . Daha mim ‘i yazmaya başlamadan abartttım .

zebzeyra beni mimlemiş …5 tane hayal yazmamız gerekiyor .madem hayal olması gerek bende çocukluk hayalllermi yazayım dedim ne de olsa mübalağa da tavan yapmayı seviyorum .hayaller en güzel çocukken kurulurdu gerçek dünyanın acımasızlıkları altında ezilmeden .

gelelim hayallere

imkansızlar listem geliyor

1.DÜNYA TURU

Efenim bu benim kendimi bildim bileli hayal ettiğim bir şeydir .siz deyin bebekene ben diyim ana rahminde  taaaa o zamanlardan beri isterim bunu .bir amerika maceram oldu ama yetmedi üstelik daha türkiyede istanbul dışında hiç bir şehiri göremedim istanbul -amerika arasında gittim de güzelim ülkemde bir yerlere gidemedim :=( meraklıyım her ülkeyi görmeli her kültürü öğrenmeliyim .ne yapalım kediyi merak öldürür .

2.ŞATO SAHİBİ OLMAK

ikinci hayal birinci hayalle bağlantılı tarih kokan ülkeleri gezipte o güzelim şatoları görüpte sahip olmamak olmaz .her ülkede tabi varsa bir şatom olsun istiyorum .evet romanların bunda etkisi var .düşesler gibi olmak istiyorum ama ne tok gözlüyüm öyle kraliçe ,prenses falan olayım demiyorum .

efem fransa,ingiltere,irlanda,galler,iskoçya olmazsa olmaz ,italya ,ispanya ,portekiz böyle uzar gider bu liste birer muhteşem ötesi şato istiyorum her bir tatili başka ülkede geçirmek için kalacak yer lazım demi ama ?

not:her şatonun yanında bir de yakışıklı dük isterim ona göre ,yoksa almam vallahi almam :=)

3.ZAMAN MAKİNESİ

Ama geçmişe gidip hayatımı değiştirmek için değil .hayatımdan memmunum zaten gidip değiştirirsem otomatik olarak bende değişip başka biri olacağım çünkü bizi biz yapan yaşadıklarımızdır (ayrıca kelebek etkisini izledim ısrar etmeyin değiştirmem).ee ben böyle kalmaktan memnun olduğum için amaç başka. amaç bize anlatılan şu tarihi olayaların gerçeğini öğrenmek .yine meraktan kedi dedim ya ondan hürremdir,vııı henrydir,kleopatradır ,sezardır kanunidir ,tarihi kişilikleri ve olayları kendi gözümle görüp yalanlardan sıyrılmak .geleceğe de belki bir bakarım ,göz gezdirmenin sakıncası olmaz .ne yaparsın geleceğe dönüş serisinin hastasıyım.anlatırım sonra blogdan türkiyenin hali nasıl.burası türkiye dedirten olaylar var mı ?avrupa birliğine girdik mi ?vs ……

4.CAFE AÇMAk

valla bunda benim bir suçum yok .ekonomi okuyan her üç öğrenciden ikisi cafe ve benzeri işletmeler açmak ister .birincisi patron olacağını, istediği gibi takılacağını sanan hayalperest gençlik ikincisi patrondan bıkmış, usanmış hayalperest gençlik .sonuç aynı: ‘ahhh bir sermaye bulsam ,sen o zaman gör beni ‘ile başlayan cümleler silsilesi .cafe dediysem öyle sıradan bir yer değil adı ceteris paribus olur tabi ki. kitap ,cd ,film falan olur içecek ikramı, sonra dekorasyonunu da dünyanın her bir yerinden getirdiğim değerli eşyalarla yaparım .klas olur canım :=) yeni mekanıma beklerim ,:%30 tanıdık indirimi yaparım.

5.BİR HOLDİNG SAHİBİ BULMAK

Gelelim son hayale eee oo kadar hayal kurduk bir de bunlara sponsor bulmak lazım canım yoksa dünya turu,cafe açmak ,şato almak falan tuzla buz olur .malum türk dizilerinden sıkça gördüğümüz üzere türkiyede sayısız hatta sonsuz tane holding patronu var ve bu patronlar tesadüfen gördükleri fakir ama gururlu kıza aşık olup evleniyorlar eee neden bu ben olmayayım fakirse fakirlik gurursa gurur ne eksiğim var canım :=) efem ben bu patronu kafalayıp parayı vurayım sonrasında bir film şirketi alıp gerçek dünyadan gecekondu mahallerinden hayatlar sunan diziler çekerim .bir işportacının ,işçinin ,memurun ,inşaaat işçisinin hayatlarından kesitler izleriz .ne dersiniz ?

şu fani dünyada ancak rüyalar ve hayallerle  mutlu olan ben son hız hayal kurmaya devam edeceğim …

bu şarkıyı da çok severim  mimle alkası uçuk rüyalar kısmı :=)

Rengin – Aldatıldık

Bize neler neler öğrettiler sevdalar üztüne
Aldatıldık aldatıldık sevda böyle değil
Ne masallar ninniler söylediler dünya üstüne
Aldatıldık aldatıldık dünya böyle değil

Ufalana ufalana kaç kuşak
Eridik bu yollarda
Kimimiz yerle yelsan
Kimimiz zorla ayakta

Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyiz
Ayrı diyarlarda
Bize saadet nasip şimdi
Uçuk rüyalarda

RENGİN – ALDATILDIK (DİNLEMEK İSTEYENLERE)

geldik mim ‘in sonuna

bu mim bende oforiye gitsin .hadi bakalım ofori mimlendin :=) merakla bekliyorum yazını …….

Beyaz kraliçe …Tudor Masalının Öncesi…

iki erkek ,bir kadın ve güller savaştı ….

Philippa gregory ‘nin kitaplarını  takip ettiğimi yazmıştım .tudor merakım sürüyor öteki kraliçeyi okumadım henüz bir türlü vakit bulup kitabı alamamıştım ama serinin devamını da merakla bekliyordum .daha o kitabı alamadan yazar beyaz kraliçeyi çıkarmış .kitabı görür görmez  aldım .yeni başladım ama yazarın tarzını sevdiğimden bir de seriye aşina olduğumdan çok tanıdık bir duygu hissine kapılarak ve zevkle okuyorum . eskiden olsa hemen bitirirdim  ama şimdi hem iş yoğunluğu hemde kitabı erken bitirip sonrasında yenisi için gün saymamak için yavaştan alıyorum .bu yazarın tüm cümleleri çekiyor beni ,o nasıl bir üslup bilemiyorum ama bir sayfa daha derken buluyorum kendimi .tarihe merakım var ne yapayım .bu kitap bitince tekrar yazarım ama konusu kısaca şöyle  meşhur tudor hanedanlığının  nasıl ingiltere tahtına geçtiğini anlatıyor .tek fark yazar büyü  falan gibi mistik öğeler kullanmak istemiş daha ilk sayfalarındayım ama  bu kısım beni huylandırdı sanki böyle bir şeye gerek yokmuş  gibi  geldi .belki kitabın sonunda yazar bunu da bir yere  bağlar .ben artık tudorsların bacground ını öğreneceğim.öteki kraliçe kitabını da edinip en kısa zamanda yazmak istiyorum .

tavsiye edilesi bir yazar eğer tarih merakınız varsa ve türden hoşlanıyorsanız okumanızı tavsiye ederim .

Rüzgar Gibi Geçti

Uzun zamandır yazmak istediğim bir yazıydı ama öyle gelişi güzel olmasın güzel bir yazı yazayım diyordum .ne de olsa bu yapıt özel bir yapıt ama baktım ki vakit bulup yazamayacağım içimden geldiği gibi olsun dedim :=)

rüzgar gibi geçti’nin önce kitabını okudum çok sağolsun arkadaşım hediye olarak almıştı .iki günde bitirdim hatta bir günde denilebilir çünkü güneş doğana kadar okumuştum .kitabı 942 sayfa ,kitabı böyle uzun olunca bir filmin bu hikayeyi yansıtması zor olur sanıyordum.ben kitapları filmlere tercih ederim çünkü onlar olayları kırpmazlar .bu yapım için aynı şeyi söyleyemeyeceğim 3 saat 40 dakikalık başarılı bir film olmuş .

gelelim hikayemize :scarlett adında bir genç kızın güzelliği nedeniyle erkekleri parmağında oynatması ile başlıyor .daha sonra öğreniyoruz ki scarlett ashley e aşık ve ashley ise kuzeni ile evlenmek zorunda .amerikan iç savaşının  çok güzel anlatıldığı bir roman .kendinizi savaşın o zor yıllarında hayal ediyorsunuz .scarlett in yaşamını ve rhett butler ile olan aşıkını okumak yada izlemek tercih sizin :=)

kitap boyunca scarlett e gıcık olmamak mümün değil çünkü o çok bencil bir karakter oysa emily (ashley in karısı )ise tam bir melek .daha sonra düşününce o zor yaşam koşullarında scarlett ‘in de haklı olduğunu düşünüyorsunuz .

ilk kocası savaşta ölünce başkası ile evlenen ,çocuğu olan daha sonra savaş yılları boyunca açlık,hastalık ve bir aile nin sıkıntısını çeken bir kadın gerçekten acımasız olabiliyor .yine de  rhet e yaptığı haksızlıklarda ona çok kızdım .spoiler vermek istemiyorum ama scarlett ashley e aşıkken onun peşinde pervane olan rhet acınası bir durumdaydı .

scarlettin meşhur sözü herkesçe bilinir ‘bunu yarın düşünürüm ,çünkü yarın başka bir gün ‘

ama benim en sevdiğim rhet in sözü ‘açıkcası canım ,hiç umrumda değil ‘ evet blogumdaki söz burdan geliyor .delicesine bir aşk ama karşılık bulamayınca yenik düşebiliyor .bizde buna fazla naz aşık usandırrı derler .

scarlettin çok sevdiği tarası için yaptığı fedakarlıkları da takdir etmeli başka biri böyle şeyler yapamazdı .bencil,kötü kibirli bir karakter baş rolde olunca insana ilginç geliyor .biz alışmışız hep esas kzın bir melek olmasına ama bu sefer  nefret edilesi .çok fazla güzel söz ve dialog vardı ama eskiden okuduğum için hatırlayamıyorum :=(

vakti olan herkesin okuması ve  izlemesi gereken bir eser .tavsiye edilir :=)