Ben Olsam Olsam ???

belki gelemem çok zamandır beklettiğim şu mim i yazayım dedim.  narsistprenses  ve rosa  beni mimlemişler. sağ olun canlar ve geç kaldığım için kusura bakmayın sanırım benden başka herkes yaptı mim i . kaç zamandır bir şeyler izleyecek kafa yok bende. kitap okumak öyle bir dünya ki kendimi kaptırdım. sinekli bakkal ve sergüzeşt i okudum. onları da yazarım  belki.  şuan da bu gün hazırladığım çok eğlenceli bir müzik listesini dinliyorum .

ve başlayalım ,

Yemek olsan hangisi olurdun?

yemek olmak zor soru ya . ne olsam ki şimdi düşündüm de aklıma bir sürü yemek geldi . bu soruyu annneme sormalı o bilir benim ne sevdiğimi 🙂 tatlı bir şey olmalı ben tatlı severim yiyen insanı mutlu etsin çikolatalı pasta yada  yaz günlerinin baş tacı dondurma . bunlar yemek değil dediğinizi duyar gibiyim 🙂

Muzik aleti olsaydin hangisi olurdun?

piyano şöyle eskilerden beyaz bir piyano her dokunuşunuz da başka başka sesler çıkaran ben gibi değişken ama vurmayı bilene bir ziyafet 🙂

Araba olsan hangisi olurdun?

şu resimdeki gibi bir şey antika eski ama klasik . ne biliyim eskiye dair ama özel , değerli bir havası olan , mağrur bir araba .

Aylardan hangisi olurdun?

aylardan hangisi iki seçenek yok mu ? mart kapıdan baktırır he he ben mart doğumluyum severim o ayı ama eylül gibisi de yoktur hani 🙂

Ayakkabı olsan hangisi olurdun?

ben ayakkabı delisi bir insanım ama öyle tuhaf ayaklarım var ki 38 küçük 39 büyük geliyor. ben yine rahatlığına düşkün olarak spor ayakkabı diyorum 🙂

 

Kıyafet olsan ne olurdun?

eski zaman elbiseleri var ya şu ingiliz kadınlarının giydiğinden veya scarlett in kırmızı elbisesi yada bir osmanlı elbisesi de olur yeter ki o dönem kıyafeti olsun  🙂

Renk olsan hangisi olurdun?

gri olsam beyaz ile siyahı barıştıran onları sarmalayıp yep yeni bir hale gelen orta yolu bulan bir gri.  ve ya bu ruhun neşeli hallerinde sıcacık bir turuncu 🙂

Şu an okuduğun kitabın 137. Sayfasında ne var?

kitabı bitirdim yenisine de henüz başlamadım . bu kitabın 137. sayfasından değil ama güzel bir  alıntı.

Ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan kuvvetin son bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar bizde o iktidarın da yok olduğu vakitlerdir ki, onun yerine geçen tesirli bir sükunet, en şiddetli elem gözyaşlarından daha gönül yakıcıdır.

‘Sergüzeşt’

mim i herkes yaptı gönderecek kimsede kalmadı sanırım . neyse egocuğum seni seçtim 🙂

görüşürüz umarım sağlıcakla kalın efem 🙂